small time ne demek?
- Değersiz, önemsiz
- Küçük, ufak çapta.
- Anlamsız
- Profesyonelliğin düşük seviyesi
small table
- Tablet
small talk
- Havadan sudan konuşma, boş laf
time
- Kez, defa.
- Zamanlamak; (belirli bir zamana) denk getirmek, rastlatmak, (belirli bir zamana göre) ayarlamak, planlamak.
- Vakit, zaman
- Ayarlamak, kurmak, zamanlama yapmak, saat tutmak, süre tutmak, temposunu belirlemek, tempo tutmak
- Saat tutmak
- Ayarlamak
- Uydurmak
- Tempo tutmak.
- Süre, müddet
- Devir, devre
Türetilmiş Kelimeler (bis)
small tablesmall talksmall telescopesmall thin pancakesmall toothedsmall amountsmall amount tastedsmall and cosysmall and delicious watermelonsmall and largesmallsmall and sweetsmall apartmentsmall armssmall articlessmacksmack dabsmack ofsmackersmackingtimetime after timetime allowedtime and a halftime and againtime and data stampingtime and mileagetime and motion studytime and time againtime applicationtimtimalidaetimalya kuşugillertimalyakuşugillertimar