dere dam deresi ne demek?

1. bir damın- yağmur sularını toplamak için saçak boyunca yapılan saçtan oluk. iç dere ise, ayni yöne bakan iki dam yüzeyinin birbirini kestiği yerde yağmur akıntısı için yapılan oluk’a denir.

dere

1. Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu.
2. Bu akarsuyun yatağı.
3. İki dağ arasındaki uzun çukur.
4. Damlarda yağmur sularını toplayarak oluğa veren çinko veya kiremit yol.
5. Boyu, beslenme teknesi ve aşırı taşkın dışında taşıdığı su niceliği ile en küçük akarsu.
6. Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu.
7. To hurt; to harm; to injure.
8. Harm.
9. Valley.
10. Brook.

dere alabalığı

1. Kemikli balıklar (Teleostei) takımının alabalıkgiller (Salmonidae) familyasından, eti çok lezzetli, Kuzey Amerika tatlı sularında yaygın olan bir tür.
2. Brooktrout.
3. Saumon de fontaine
4. Salmo fontinalis

dam

1. Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm
2. Üzeri toprak kaplı ev, küçük ev, köy evi
3. Tutukevi.
4. Ahır
5. Dansta kavalyenin eşi
6. İskambil kâğıtlarında kız.
7. Tuzak. ağ, hile. (Osmanlıca'da yazılışı: dâm)
8. (C.: Dümu-Edmu) Helak olmak.
9. Dame.
10. Partner.

dere

1. Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu.
2. Bu akarsuyun yatağı.
3. İki dağ arasındaki uzun çukur.
4. Damlarda yağmur sularını toplayarak oluğa veren çinko veya kiremit yol.
5. Boyu, beslenme teknesi ve aşırı taşkın dışında taşıdığı su niceliği ile en küçük akarsu.
6. Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu.
7. To hurt; to harm; to injure.
8. Harm.
9. Valley.
10. Brook.

Türetilmiş Kelimeler (bis)