ateş demekle ağız yanmaz ne demek?
- Kişi, zararlı bir eylemin sözünü etmekle kendisini zarara sokmuş olmaz.
ateş
- Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr.
- Tutuşmuş olan cisim.
- Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç.
- Patlayıcı silahların atılması.
- Vücut ısısı
- Öfke, hırs, hınç
- Kırmızı, alev renginde olan.
- Coşkunluk, coşku
- Büyük üzüntü, acı
- Humma.
ateş açmak
- Ateşli silahla mermi atmaya başlamak.
- Open fire.
ağız
- Çıkış yeri
- Uç, kenar
- Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine ya da sınıflara özgü olan konuşma dili
- Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü.
- Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk.
- Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü.
- Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
- Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap.
- Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı.
- Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ateşateş açmakateş ağızlı alaca levrekateş ağızlı çiklitateş alır gibiateş almaateş almakateş almamaateş almamakateş almaya mı geldinateate awayate breakfastate dinnerate updemekdemek değildir kidemek istemekdemek istenilendemek kidemedeme gitsindemeandemean oneselfdemeaned himdemdem çekmekdem dökmekdem sürmekdem tutmak