the present time ne demek?

  1. Hal

hal

  1. Bir şeyin içinde bulunduğu şartları veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet
  2. Davranış, tutum, tavır
  3. Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman
  4. Güç, kuvvet, takat.
  5. Kötü durum, sıkıntı, dert.
  6. Durum.
  7. Çözme, çözülme.
  8. Eritme.
  9. Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.
  10. Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.

the present age

  1. Zamane

the present continuous tense

  1. Şimdiki zaman

present

  1. Takdim etmek
  2. Takdim etmek, sunmak, arz etmek
  3. Şimdiki zaman
  4. Hediye, armağan.
  5. Tanıştırmak
  6. Huzura çıkarmak
  7. Göstermek
  8. Bir memuriyet için ismini arz etmek
  9. Hazır, mevcut
  10. Nişan almak present a person with a thing, present a thing to a person birisine bir şey sunmak

time

  1. Kez, defa.
  2. Zamanlamak; (belirli bir zamana) denk getirmek, rastlatmak, (belirli bir zamana göre) ayarlamak, planlamak.
  3. Vakit, zaman
  4. Ayarlamak, kurmak, zamanlama yapmak, saat tutmak, süre tutmak, temposunu belirlemek, tempo tutmak
  5. Saat tutmak
  6. Ayarlamak
  7. Uydurmak
  8. Tempo tutmak.
  9. Süre, müddet
  10. Devir, devre

Türetilmiş Kelimeler (bis)

the present agethe present continuous tensethe present crisisthe present situationthe presentthethe 1967 bordersthe 1st cervical vertebrathe 2004 tsunamithe 80 20 rulethe a teamthe abcthe abc powersthe ablativethe ablative caseththa sackthaithai boxingthai citizenpresentpresent a bold frontpresent a casepresent armspresent company exceptedpresent daypresent hediyepresent itselfpresent moneypresent o.s.presencepresence chamberpresence of mindpresenilpresenil demans
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın