pull on ne demek?
- Sıkmak
sıkmak
- Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak.
- Dar gelmek
- Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek.
- Silahla ateş etmek
- Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak.
- Sıkıntı vermek
- Yalan söylemek.
Hold tight.
Grip.
pull on the trigger
- Ateşlemek
pull ones leg
- Kafa bulmak
on
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
- Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı.
- Dokuzdan bir artık.
- Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.
-one.
Deca-.
In progress; proceeding; as, a game is on.
In operation or operational; 'left the oven on'; 'the switch is in the on position' planned or scheduled; 'the picnic is on, rain or shine'; 'we have nothing on for Friday night' indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?' in a state required for something to function or be effective; 'turn the lights on'; 'get a load on'.
With a forward motion; 'we drove along admiring the view'; 'the horse trotted along at a steady pace'; 'the circus traveled on to the next city'; 'move along'; 'march on'.
Indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?'.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
pull on the triggerpull ones legpull ones punchespull oneself togetherpull oneself up by ones own bootstrapspull oneself uprightpull o.s. awaypull o.s. togetherpull oarpull offpull (something) offpull a boatpull a bonerpull a facepull a fast onepullpull a gun onpull a jobpull a long facepull a musclepulpul aktarımıpul baskısıpul biberpul bilimionon a charge of murderon a daily basison a full stomachon a givenon a given dayon a knife edgeon a large scaleon a lineon a major scaleoo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak