münasip ne demek?
- Uygun, yerinde
O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir.
S. F. AbasıyanıkBizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu.
A. H. Çelebi - Beğenilen, hoşa giden, uygun
Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi.
Dadaloğlu - Uygun, yerinde, yaraşır, yakışır.
Suitable.
Agreeable.
Proper.
Apposite.
Congruous.
Decorous.
Meet.
Pertinent.
Tailormade.
Seemly.
Appropriate.
Convenient.
Advisable.
Opportune.
Becoming.
Convenable.
Correct.
Eligible.
Expedient.
Feasible.
Fitting.
Good.
münasip bulmak
- Uygun olduğunu, yerinde görüldüğünü kabul etmek
münasip düşmek
- Uygun gelmek; yakışmak.