münasip düşmek ne demek?
- Uygun gelmek; yakışmak.
O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu.
A. İlhan
uygun
- Yakışır, yaraşır, uz, mutabık, mütenasip
- Orantılı, oranlı
- Avantajlı
- Elverişli, yarar, müsait, muvafık.
- Yararlı.
- Ucuz, ekonomik
Suitable.
Agreeable.
Conformable.
Appropriate.
münasip
- Uygun, yerinde
- Beğenilen, hoşa giden, uygun
- Uygun, yerinde, yaraşır, yakışır.
Suitable.
Agreeable.
Proper.
Apposite.
Congruous.
Decorous.
Meet.
münasip bulmak
- Uygun olduğunu, yerinde görüldüğünü kabul etmek
düşmek
- Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- Yere devrilmek, yere serilmek.
- Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak.
- Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak.
- Yağmak.
- Vurmak, değmek, rastlamak
- Vakti gelmeden ölü doğmak.
- Sâkıt olmak, sukut etmek.
- Arkasından gitmek, peşini bırakmamak
Türetilmiş Kelimeler (bis)
münasipmünasip bulmakmünasip görmekmünasip numunemünasip olmakmünasip surette hareketmünasip zarar tediyesimünasiplikmünasibmünasafamünasafatenmünasahamünasaramünasatmünamünaammünabezemünacatmünacatı rahmandüşmekdüşmek sukut etmekdüşmek üzere olmakdüşmedüşme alçalmadüşme dengesidüşme eğilimi olandüşme hastalığıdüşmandüşman ağzıdüşman başınadüşman çatlatmakdüşman düşmana gazel okumazdüşdüş azmasıdüş bakısıdüş çalışmasıdüş eylemek