el el koymak ne demek?
- 1) bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak, incelemek, vaziyet etmek; 2) üstüne konmak: Herkesin olan bir olanağa el koyup onu kendi çıkarına kullananı neden seveyim? -A. Ağaoğlu. 3) zorla almak: Bizi işimizde gücümüzde serbest bırakmak şöyle dursun, çoluk çocuğumuzun nafakasına el koymaya kalkıştılar. -Y. K. Karaosmanoğlu. 4) işi üzerine almak, sorumluluğu üstlenmek: Annem hemen işe el koydu. -A. Kutlu. 5) yetkili organ bir malı veya bir kuruluşu kendi yönetimine almak.
el el ile, değirmen yel ile
- Insanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar; değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr gereklidir.
el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
- Her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez.
el
- Batı Samileri'nin en önemli totemi
- Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümüne verilen ad.
- Sahiplik, mülkiyet.
- Kez, defa.
- İskambil oyunlarında kâğıt atma sırası.
- Yönetim, baskı, etki.
- Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü.
- Aracı, vasıta.
- Yabancı, yakınların dışında kalan kimse
- Ülke, yurt, il
koymak
- Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek
- Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak.
- Bırakmak.
- Katmak, eklemek
- İmza, tarih, adres yazmak.
- Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak
- Etkilemek, dokunmak.
- Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak
- Adamdan saymak, varlığını kabul etmek
Place.