durmak ne demek?

  1. Hareketsiz durumda olmak

    Motorlu su taşıtlarından biri de, kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu.

    Y. K. Karaosmanoğlu
  2. İşlemez olmak, çalışmamak

    Bileğimdeki saat durmuş.

    A. Gündüz
  3. Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek

    Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim.

    N. Cumalı
  4. Dinmek, kesilmek.
  5. Varlığını sürdürmek.
  6. Var olmak.
  7. Beklemek, dikilmek

    Oturacak değil, ayakta duracak yer yok.

    R. N. Güntekin
  8. Yaşamak.
  9. (en)Stop.
  10. (en)Cease.
  11. (en)Stand.
  12. (en)Hold.
  13. (en)Hold on.
  14. (en)Remain.
  15. (en)Come to a stop.
  16. (en)Endure.
  17. (en)Discontinue.
  18. (en)Draw up.
  19. (en)Halt.
  20. (en)Come to a halt.
  21. (en)Harp.
  22. (en)Intermit.
  23. (en)Keep.
  24. (en)Let up.
  25. (en)Linger.
  26. (en)Pull in.
  27. (en)Pull up.
  28. (en)Draw rein.
  29. (en)Rest.
  30. (en)Stay.
  31. (en)Stall.
  32. (en)To stop.
  33. (en)To cease.
  34. (en)To halt.
  35. (en)To remain.
  36. (en)To stay.
  37. (en)To suit.
  38. (en)To go.
  39. (en)To look.
  40. (en)Pack up, stall.
  41. (en)To wait.
  42. (en)Run down.
  43. (en)To come to rest.
  44. (en)To stop off.
  45. (en)To pull up.
  46. (en)To draw up.
  47. (en)To pack up.
  48. (en)To cut out.
  49. (en)To stall.
  50. (en)To last.
  51. (en)To continue to exist.
  52. (en)To endure.
  53. (en)To stand without doing anything.
  54. (en)To be / to remain (at a place.
  55. (en)To appear.
  56. (en)To lie.
  57. (en)To rest.
  58. (en)To repose.
  59. (en)To pose.
  60. (en)To pause.
  61. (en)To pitch.
  62. (en)To intercept.

hareketsiz

  1. Hareket etmeden, kıpırdamadan
  2. Hareket etmeyen, yerinden kımıldamayan, durgun, durağan
  3. (en)Motionless.
  4. (en)Immobile.
  5. (en)Inactive.
  6. (en)At rest.
  7. (en)Dormant.
  8. (en)Flat.
  9. (en)Inert.
  10. (en)Ponderous.

durmak bilmeyen

  1. (en)Unresting.

durmaksızın

  1. Hiç ara vermeden, durmadan.
  2. (en)Unceasingly, ceaselessly, without cease.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

durmak bilmeyendurmaksızındurmadurma bacağıdurma evresidurma ışıtacıdurma kodudurdur bakayımdur bindur durakdur durak yok
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın