wide sense stationary ne demek?
- Geniş anlamda durağan
- geniş anlamda durağan
geniş
- Eni çok olan, enli, vâsi
- Alanı büyük olan, dar karşıtı
- Bol (elbise).
- Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın.
- Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat
- Çok.
Broad.
Capacious.
Vast.
Extensive.
wide
- Vasi, ferah
- Açık, engin
- Enli
- Şümullü
- Uzak
- Geniş
- Bol
- Uzaklara
- Tamamen, iyice
- Açıkta, açığa
wide angle
- Geniş açılı
sense
- Anlamak, duyarlı olmak
- Duyu, his
- Sezmek, farkında olmak
- Hissetmek, algılamak
stationary
- Sabit, durağan
- Kımıldamaz
- Muayyen bir kararda kalan, ne ilerlemekte ne de gerilemekte olan
- Bir yerde daima kalan kimse veya şey
- Belirli bir yerde bulunan er
- Değişmeyen, yerleşik
Türetilmiş Kelimeler (bis)
widewide anglewide angle lenswide angle lighting fittingwide angleswide apartwide area networkwide awakewide boredwide brimmed hatWidal testwiddershinssensesense deceptionsense for businesssense impressionsense manasense of a wordsense of beautysense of belongingsense of controlsense of directionsensatesensationsensation ihsassensation ofsensation of thirst