time is pressing. ne demek?

  1. Vakit dar.

vakit

  1. Zaman
  2. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler.
  3. Çağ.
  4. Tespit edilmiş olan zaman
  5. Zaman anlatan kelimelere belirtilen durumunda geldiğinde "iken" anlamı veren bir söz.
  6. İmkân, fırsat.
  7. Geçim, para bakımından imkân.
  8. (en)Father time.
  9. (en)Hour.
  10. (en)Season.

time

  1. Kez, defa.
  2. Zamanlamak; (belirli bir zamana) denk getirmek, rastlatmak, (belirli bir zamana göre) ayarlamak, planlamak.
  3. Vakit, zaman
  4. Ayarlamak, kurmak, zamanlama yapmak, saat tutmak, süre tutmak, temposunu belirlemek, tempo tutmak
  5. Saat tutmak
  6. Ayarlamak
  7. Uydurmak
  8. Tempo tutmak.
  9. Süre, müddet
  10. Devir, devre

time after time

  1. Tekrar tekrar, defalarca

is

  1. Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke
  2. Yakıtın tam yanmamasından oluşan, dumanla yükselen kömürleşmiş tanecikler.
  3. Sürme (II).
  4. Yanma odalarında ya da ateşliklerin üstünde, yakıtın yanması sonucu biriken kurum.
  5. Bkz. sürme
  6. (en)Soot.
  7. (en)Black.
  8. (en)Smut.
  9. (en)Lampblack.
  10. (en)Stands for Information System.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

timetime after timetime allowedtime and a halftime and againtime and data stampingtime and mileagetime and motion studytime and time againtime applicationtimtimalidaetimalya kuşugillertimalyakuşugillertimarisis a cash discount possibleis adamlariis an all day tour available hereis an installment purchase possibleis anyone hurtis bölgesiis breakfast includedis cetveliis dosyasiii 0i accepti adore youi agree
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın