oturacak yer sağlama ne demek?
Seating.
oturacak
- Sandalye, tabure, kanepe gibi üstüne oturulan şey.
[oturmak] sit, sit down, be seated, take a seat, sit oneself, seat oneself, sit on, fit, live, reside, occupy, dwell in, indwell, inhabit, gear, hang out, locate, lodge, park oneself, perch, room, set, settle, stable, tenant.
oturacak yer
Seat, sitting room.
yer
- Yerküre.
- Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân
- Gezinilen, ayakla basılan taban
- Bulunulan, yaşanılan, oturulan şehir, kasaba, mahalle
- Durum, konum, vaziyet.
- Ülke, bölge.
- Görev, makam
- Önem.
- Dışarıdaki çevirimlerin gerçekleştirildiği uzay.
- Bk. bölge
sağlama
- Sağlamak işi.
- Bir problemin çözümü veya bir hesabın doğruluğunu denetlemek için yapılan kontrol işlemi, mizan.
- Tekeffül.
Checking.
Providing.
Provision.
Supply.
Accommodation.
Proof.
Enlistment.