konuşarak zaman geçirmek ne demek?

  1. (en)Talk away.

talk

  1. Genellikle açık yeşil, toz durumundayken yağlı bir görünümde, özgül ağırlığı 2,7, sertliği 1 olan, hidratlı doğal magnezyum.
  2. Formülü 3MgO.SiO2.H2O olan, pudra, hapların dolgu maddesi ve süzgeç olarak kullanılan çok ince toz halindeki magnezyum metasilikat.
  3. Doğum ağrısı.
  4. (en)Talc; talcum.
  5. (en)Subject of discourse; as, his achievment is the talk of the town.
  6. (en)Talc.
  7. (en)The act of giving a talk to an audience; 'I attended an interesting talk on local history' an exchange of ideas via conversation; 'let's have more work and less talk around here' discussion; 'his poetry contains much talk about love and anger' idle gossip or rumor; 'there has been talk about you lately' express in speech; 'She talks a lot of nonsense'; 'This depressed patient does not verbalize' exchange thoughts; talk with; 'We often talk business'; 'Actions talk louder than words'.
  8. (en)Talcum.
  9. (en)An exchange of ideas via conversation; 'let's have more work and less talk around here'.
  10. (en)Discussion; 'his poetry contains much talk about love and anger'.

konuşarak bastırmak

  1. (en)Talk down.

konuşarak kör iniş yaptırmak

  1. (en)Talk down.

zaman

  1. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
  2. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
  3. Belirlenmiş olan an.
  4. Çağ, mevsim.
  5. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler.
  6. Dönem, devir
  7. Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
  8. Güneş ve yıldızların öğlene göre açısal uzaklığına karşılık bir ölçü.
  9. Bk. çağ
  10. (Derleme.. fiillerde Zaman) Eylemlerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, geniş zaman, gelecek zaman kavramı: Geldi, gelmiş, geliyor, gelir, gelecek, geldiydi, geliyormuş, hastaydı vb.

geçirmek

  1. Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak.
  2. Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
  3. Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek.
  4. Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
  5. Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
  6. Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek.
  7. Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
  8. Giymek, giyinmek
  9. (en)See smb.
  10. (en)To the door.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

konuşarak bastırmakkonuşarak kör iniş yaptırmakkonuşamazlıkkonuşankonuşan bebekkonuşan kimsekonuşan oyuncakkonuşzamanzaman adamızaman akorduzaman alanzaman algısızaman aralığızaman aralıklı çekim düzenizaman araligi saatizaman asimizaman aşıldızamairzamzam gelmekzam görmekzam onunkizam paketi
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın