düzmek ne demek?

  1. Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek

    Oğlum Sıtkı için son zamanlarda epeyce temiz ev eşyası düzdü diyorlar.

    M. Ş. Esendal
  2. Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak, elverişli, uygun bir duruma getirmek.
  3. Yaratmak, oluşturmak, meydana getirmek

    Yeşil caminin avlusundaki sette oturmuş, Nilüfer ovasına şiir düzerken...

    S. F. Abasıyanık
  4. Uydurmak.
  5. Cinsel ilişkide bulunmak.
  6. (en)Prepare.
  7. (en)Fuck.
  8. (en)Knock off.
  9. (en)Invent.
  10. (en)To arrange.
  11. (en)To compose.
  12. (en)To prepare.
  13. (en)To make up.
  14. (en)To invent uydurmak.
  15. (en)To fuck.
  16. (en)To screw.
  17. (en)To lay.
  18. (en)To set up.
  19. (en)To fit up.
  20. (en)To assemble.
  21. (en)To mount.
  22. (en)To equip.
  23. (en)To rig.
  24. (en)To design.
  25. (en)To layout.
  26. (en)To plan.
  27. (en)To organize.
  28. (en)To bring together.
  29. (en)To invent a story.
  30. (en)To counterfeit.
  31. (en)To forge.
  32. (en)To rape.

düzmeklasik

  1. (Heykel, Mimarlık) Yunan klasik sanatının özentili, abartılı yansılaması.

düzme

  1. Düzmek işi.
  2. Gerçek olmayan, aslına benzetilerek uydurulan, uydurma, sahte.
  3. (en)Seeming / spurious argument.
  4. (en)False.
  5. (en)Arranging.
  6. (en)Arrangement.
  7. (en)Collecting.
  8. (en)Collection.
  9. (en)Fake.
  10. (en)Forged.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

düzmeklasikdüzmedüzme çıkıt imleridüzme çıkıt yeridüzme işlemler göstermelik işlemlerdüzme köken adıdüzdüz açınıkdüz akımdüz akıma çevirmekdüz akıntıdüabedüaldüalemdüalist
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın