ağız ağıza vermek ne demek?

  1. Iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak

    Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.

    R. N. Güntekin

ağız ağıza

  1. Ağzına kadar, tamamen
  2. (en)To the brim

ağız

  1. Çıkış yeri
  2. Uç, kenar
  3. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine ya da sınıflara özgü olan konuşma dili
  4. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü.
  5. Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk.
  6. Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü.
  7. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
  8. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap.
  9. Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı.
  10. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak.

vermek

  1. Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
  2. Bırakmak veya bağışlamak
  3. Ondan bilmek, atfetmek
  4. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
  5. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
  6. Herhangi bir duruma yol açmak
  7. Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
  8. Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
  9. Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
  10. (en)Bring.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

ağız ağızaağızağız açıklığıağız açınığıağız açısıağız açısı atardamarıağız açmakağız açtırmamakağız alanıağız alışkanlığıağıağı ağacıağı bakısıağı balıkçılığıağı çiçeğiağıza aitağıza alınmazağıza alınmıyacak küfürler etmekağızağızaağızardı abanık
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın