ağız açtırmamak ne demek?

  1. Çok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak: Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu.

ağız

  1. Çıkış yeri
  2. Uç, kenar
  3. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine ya da sınıflara özgü olan konuşma dili
  4. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü.
  5. Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk.
  6. Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü.
  7. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
  8. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap.
  9. Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı.
  10. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak.

ağız açıklığı

  1. Ağız boşluğuna girilen açıklık.
  2. Ağız boşluğuna girilen açıklık.
  3. (en)Mouth opening.
  4. (al)Mundöffhung
  5. (fr)Orifice buccal
  6. (la)Os: ağız

açtırmamak

  1. (en)(neg. form of açtırmak) open.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

ağızağız açıklığıağız açınığıağız açısıağız açısı atardamarıağız açmakağız ağızaağız ağıza vermekağız alanıağız alışkanlığıağıağı ağacıağı bakısıağı balıkçılığıağı çiçeğiaçtırmamakaçtırmaaçtırma ağzımıaçtırma kutuyuaçtırma kutuyu, söyletme kötüyüaçtırmak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın