yoğun ne demek?

  1. Hacmine oranla, ağırlığı çok olan, kesif.
  2. Koyu, kalın.
  3. Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.).

    Puslu havaya yoğun bir kükürt kokusu sinmiş.

    A. Ağaoğlu
  4. Artmış, çoğalmış bir durumda olan.

    Nüfus yoğunluğu yüksek şehirler arasında yer alıyor.

  5. Dolu, sıkı, sıkışık, çok.
  6. Şişman, iri, tombul

    İtibarlı masalarda, sigaralarını içen, iri kalçalı, beyaz sarışın birtakım yoğun kadınlar...

    A. İlhan
  7. Kaba, kalın, iri (elek, iğne).
  8. Özgül ağırlığı yüksek olan.
  9. Özgül ağırlığı yüksek olan.
  10. Oylumuna oranla ağırlığı çok olan.
  11. Dolu, sık.
  12. Kalabalık.
  13. İri, kaba, kalın.
  14. (en)Keen.
  15. (en)Consistent.
  16. (en)Done.
  17. (en)Murky.
  18. (en)Solid.
  19. (en)Concentrate.
  20. (en)Busy.
  21. (en)Compact.
  22. (en)Concentrated.
  23. (en)Crash.
  24. (en)Gross.
  25. (en)Hectic.
  26. (en)Intense.
  27. (en)Intensive.
  28. (en)Rich.
  29. (en)Rush-hour.
  30. (en)Stiff.
  31. (en)Thick.
  32. (en)Turbid.
  33. (en)Peasoupy.
  34. (en)Deep.
  35. (en)Hard.
  36. (en)Heavy.
  37. (en)Dense.
  38. (al)Dicht, kompakt Dgr.: Jap. mitu-na Fiziksel
  39. (fr)Compact, dense

yoğun alıştırma

  1. Öğrenme süresi için verilen zamanı aralıksız alıştırmalarla doldurmak.

yoğun bakım

  1. Bkz. reanimasyon
  2. Ağır hastaların tedavisi için uygulanan özel bakım.
  3. Hastanelerde bu bakımın uygulandığı özel bölüm.
  4. (en)Intensive care.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

yoğun alıştırmayoğun bakımyoğun besiyoğun betonyoğun biçimdeyoğun bilgisayaryoğun cisimcikleryoğun çalışmayoğun çekişmeyoğun deniz suyuyoğulumyoğulum yaratmayoğyoğalmayoğalmakyoğaltıcıyoğaltılma
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın