yüz tutma ne demek?
Tendency.
yüz tutmak
- 1) bir şey, olmak üzere bulunmak: Duvarları sıvasız, kepenkleri boyanmadan bırakıldığı için çürümeye yüz tutmuş evde Hatice nine oturuyordu. -N. Cumalı. 2) giderek biçim ve renk değiştirmek: Hepimiz gölgelenmeye yüz tutan ateşe gözlerimizi dikmiştik. -S. F. Abasıyanık.
Tend.
yüz takınmak
- Yüze verilen biçimle bir duyguyu belirtmek.
tutma
- Destekleme.
- Yanaşma.
- Markaj.
- Tutmak işi.
- Herhangi bir vücut bölümünü belli bir duruşta, ölçülü olmak koşuluyla bir süre devinimsiz bırakma.
- Bir resmi, kendinden önceki ya da sonraki resmin durumuna tıpatıp uygun duruma yerleştirme.
- Karşı takımın bir oyuncusunun kımıldamasına engel olacak şekilde, bedenle yapılan abanma hareketi.
Catchment.
Registration.
Redemption.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yüz tutmakyüz takınmakyüz tarafıyüz toplardamarıyüz tornacısıyüzyüz açısıyüz akarıyüz akıyüz aklığıyüz aklığı göstermekyüz asagi pozisyonyüz atardamarıyüz ayrıntılarıyüz bakımıyübusetyübuset fürceleriyüceyüce amaçyüce divantutmatutma akımıtutma aletitutma anodututma deneyitutma döngüsütutma ışınıtutma komutututma kuyruğututma modututtut kelin perçemindentut tuttutacaktutaç