yüklemek ne demek?

1. Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak

   Vapur sabaha kadar mal yüklüyor.

   M. Ş. Esendal

2. Bir bilgisayar, disket vb.ne gerekli bilgileri aktarmak.
3. Bir yükümlülük altına sokmak, sorumlu tutmak.
4. Bir suçu birinin üstüne atmak

   Ne yapalım, elimizden geleni yaptık ama olmadı der, kabahati kör talihe yükler geçersin.

   R. N. Güntekin

5. Bir cisme elektrik gücü vermek.
6. Lay smth.
7. At one's door.
8. Ascribe.
9. Burden.
10. Charge.
11. Embark.
12. Encumber.
13. Fasten.
14. Fasten on.
15. Father.
16. Foist.
17. Freight.
18. Hand over.
19. Heap.
20. Impose.
21. Impute.
22. Inflict.
23. Lade.
24. Lay on.
25. Load.
26. Offload.
27. Overlay.
28. Pitch.
29. Plant.
30. Put down.
31. Saddle.
32. Shift.
33. Stack.
34. To load.
35. To weight sb down.
36. To burden.
37. To place a load on.
38. To throw the blame on.
39. To impute.
40. To attribute.
41. To lay to the charge of.
42. Install.
43. Download.

yükleme

1. Yüklemek işi, tahmil.
2. Bir yere, bir nesneye elektrik yükü biriktirme, doldurma, şarj.
3. Bir birikeç gözesi ya da takımına boşalım yönünün tersine akım sürerek, üşekleri ve üşerçözüğü yeniden yük-süren kuvvet veren duruma getirme.
4. Bir birikeç gözesi ya da takımına boşalım yönünün tersine akım sürerek, üşekleri ve üşerçözüğü yeniden yük-süren kuvvet veren duruma getirme.
5. Yeni bir programı veya yazılımı diğer programlarla uyum içinde çalışacak şekilde sisteme yerleştirme.
6. Kütlesini artırma veya düzgünleştirme amacı ile tekstile, kağıda, lastiğe, çoğunlukla mineral yapıda (kil, gibs gibi) ağır bir maddenin katılması.
7. Ascription.
8. Charge.
9. Embarkation.
10. Imposition.

yükleme akımı

1. Bir cıva damlasında kopma anında elektron eksikliğinden veya fazlalığından kaynaklanan faradayik olmayan, pozitif veya negatif akım.

Türetilmiş Kelimeler (bis)