utanma ne demek?
- Utanmak durumu, teeddüp
- Utanma duygusu.
- Duygusu.
- Bir yetersizlik ya da davranıştaki uygunsuzluğun bilincine varınca duyulan coşku.
 Shame. Shame.
 Being ashamed. Being ashamed.
 Embarrassment. Embarrassment.
 Blush. Blush.
 Confusion. Confusion.
 Compunction. Compunction.
 Feeling ashamed. Feeling ashamed.
 Disgraced. Disgraced.
utanmak
- Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak
- Sıkılmak
- Çekinmek
 Be shy. Be shy.
 Blush. Blush.
 Be ashamed. Be ashamed.
 Be ashamed of. Be ashamed of.
 Blush with shame. Blush with shame.
 Feel shame at. Feel shame at.
 Look small. Look small.
utanma duygusu
- İnsanın ruh dünyasında oluşan utanç duygusu.
 Sense of shame. Sense of shame.
utanma pazar, dostluğu bozar
- Taraflar birbirine ne denli yakın da olsalar bir alışverişte açıkça konuşup anlaşmaları gerekir, ayıp olur kaygısıyla başta değinilmeyen konular yüzünden sonradan araya soğukluk, kırgınlık girer.
