tıkanık ne demek?

  1. Tıkanmış olan

    Her adımın bir merdiven basamağındaki boğuk ve tıkanık gürültüsü kulağında sonu gelmeyen bir akisle uzuyordu.

    P. Safa
  2. Konuşmama durumu

    Hasan durgun, tıkanıktı: Susuyor, susuyordu.

    R. H. Karay
  3. (en)Stopped up.
  4. (en)Chokeed.
  5. (en)Congested.
  6. (en)Choked.
  7. (en)Stopped.
  8. (en)Obstructed.
  9. (en)Clogged.
  10. (en)Stuffed.
  11. (en)Blocked.
  12. (en)Tamped.
  13. (en)Shut.
  14. (en)Jammed.
  15. (en)Suffocated.
  16. (en)Stuck.
  17. (en)Restricted.

tıkanmış

  1. (en)Tight

tıkanıklık

  1. Tıkanık olma, iyi işleyememe durumu.
  2. Soluğun kesilir gibi olması.
  3. (en)Being choked up.
  4. (en)Stoppage.
  5. (en)Blockage.
  6. (en)Deadlock.
  7. (en)Bottleneck.
  8. (en)Hold-up.
  9. (en)Tie-up.
  10. (en)Congestion.

tıkanıklıkları açan sıvı

  1. (en)Alkahest.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

tıkanıklıktıkanıklıkları açan sıvıtıkanıştıkantıkanaraktıkatıka basatıka basa doldurmaktıka basa dolutıka basa doymak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın