striker ne demek?
- Vurucu, vuran kimse
- Grevci
- Forvet
- Ateşleyici, horoz (silah), atış yapan oyuncu
- İleri alan oyuncusu
- Çalar saat çekici
strike
- Çakmak, yakmak
- Birdenbire aklına gelmek, birdenbire anlamak
- Etki bırakmak, izlenim bırakmak, gibi gelmek
- Saldırı, vuruş
- Yolunu tutmak
- Kök salmak
- Gelip çatmak
- Çalmak (saat)
- Vurmak, çarpmak
- Vurma, çarpma, darbe
strike a balance
- Uzlaşmak
- Anlaşmaya varmak
- Bilanço çıkarmak