mirası eşit dağıtmak için mülklerin bölünmesi ne demek?

  1. (en)Hotchpot.

miras

  1. Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke.
  2. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik.
  3. Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey.
  4. Kalıt. ~ hukuku : kalıt töresi. ~ mukavelesi: kalıt sözleşmesi. ~ sebebiyle istihkak da'vâsı: kalıt arancı, dilemi (Erbschaftsklage, action en pétition d'hérédité), ~ şirketi: kalıtçılar ortaklığı (Erbengemeinschaft). ~ a liyâkat: kalıta yaraşma.~ m intikali: kalıtın geçişi. ~ ın resmen idâresi: kalıtın görevsel yönetimi. ~ da iâde: denkleştirme (Ausgleichung). ~ dan ıskat : kalıttan çıkarma (Enterbung, exhérédation). ~ dan mahrümiyyet: kalıttan yoksunluk.
  5. Ölen kimseden akrabalarına ve yakınlarına kalmış olan mal, mülk.( $ olan hükm-ü Kur'ani, mahz-ı adalet olduğu gibi, ayn-ı merhamettir. Evet adalettir. Çünki; ekseriyet-i mutlaka itibariyle bir erkek, bir kadın alır, nafakasını taahhüt eder. Bir kadın ise, bir kocaya gider, nafakasını ona yükler; irsiyetteki noksanını telafi eder. Hem merhamettir, çünki: O zaife kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır. Hükm-ü Kur'ana göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi ona, "Benim servetimin yarısını, ellerin ve yabanilerin ellerine geçmesine sebeb olacak zararlı bir çocuk" nazariyle endişe edip bakmaz. O şefkate, endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekabetsiz, hasedsiz bir merhamet ve himayet görür. Kardeşi ona, "hanedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakib" nazariyle bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iğbirar katmaz. Şu halde o fıtraten nazik, nazenin ve hilkaten zaife ve nahife kız, sureten, az bir şey kaybeder; fakat ona bedel akaribin şefkatinden, merhametinden, tükenmez bir servet kazanır. Yoksa rahmet-i Hak'tan ziyade ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedit bir zulümdür. Belki zaman-ı cahiliyette gayret-i vahşiyaneye binaen kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarane bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyanesi, merhametsiz bir şenaate yol açmak ihtimali vardır. M.)
  6. (en)Inherited.
  7. (en)Inheritance.
  8. (en)Heritage.
  9. (en)Legacy.
  10. (en)Bequest.

miras almak

  1. (en)To receive a legacy.
  2. (en)To inherit.

eşit

  1. Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
  2. Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)
  3. Niteliği, değeri, biçimi, görünüşü bir olan.
  4. Aynı düzeyde olan.
  5. (en)The same.
  6. (en)Is equal to.
  7. (en)Replica.
  8. (en)Identical.
  9. (en)Analogous.
  10. (en)Duplicate.

dağıtmak

  1. Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak
  2. Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek
  3. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek.
  4. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak.
  5. Güçlü bir vuruşla büyük bir zarara yol açmak.
  6. İletmek, ulaştırmak
  7. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek.
  8. Kurulu bir düzeni bozmak.
  9. (en)Rough up.
  10. (en)Dispatch.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

mirasmiras almakmiras atraksiyonumiras beklemekmiras beklentisi olan kimsemiramirabmirabeaumirabelmirabile dictumireşiteşit açılıeşit adımlarlaeşit ağırlıkeşit ağırlıklıeşit ağırlıklı dizineşit ağırlıklı endekseşit aralıkeşit artımeşit çenetlieşi benzeri görülmemişeşi benzeri olmamakeşi görülmemişeşi görülmüşeşi hamur
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın