kara ölçüsü ne demek?
Land measure
land
- Sokmak, çakmak, vurmak
- Yenmek, kazanmak
- Karaya çıkarmak
- Tutup karaya getirmek (balık)
- Durdurmak, yere indirmek
- İsabet ettirmek, indirmek
- Elde etmek, kazanmak
- Karaya çıkmak, durmak, yere inmek
- Isabet etmek, düşmek
- Kara, arz
kara
- En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı.
- Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak.
- Yüz kızartıcı durum, leke.
- Kötü, uğursuz, sıkıntılı
- Bu renkte olan
- Esmer.
- İftira.
- Kara renk; üzerine düşen bütün ışığı soğuran cisimlerin rengi.
- En koyu renk, siyah.
- Zenci, esmer.
kara adamı
Landlubber.
ölçü
- Ölçüt.
- Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan.
- Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi
- Ölçme sonucu bulunan rakam.
- Belirlenmiş boyut.
- Değer, itibar
- Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu.
- Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin.
- Basınç, sıcaklık, akışkan düzeyi, aralık gibi nicelikler ölçen özel aygıt.
Measure.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
karakara adamıkara afrikakara ağaçkakankara ağızlıkara akrepkara alınlı örümcek kuşukara antilopkara arapkara ayıkarkar zarar cetvelikar adamkar aktarımıkar amacı gütmeyenölçüsü aynıölçüsü olmakölçüsünü almakölçüsüzölçüsüz cesaretölçüsüzceölçüsüzlükölçüsel vergiölçüölçü aletiölçü alınan çizgiölçü almakölçü balonu