kör değneğini beller gibi ne demek?
- Hep aynı biçimde davranıp hiçbir yenilik ya da değişiklik yapmayı düşünmeyenlerin tutumunu niteler.
kör
- Görme engelli
- Keskinliği yeterli olmayan.
- Az aydınlık veren
- Kötü
- Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan.
- Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan.
- Duyarlığını yitirmiş
- Bk. sürme.
- Kör bıçak işe yaramaz ama insanın elini keser; iş bilmeyen kadın da çok konuşmaktan başka bir şey yapmaz.
- Hiç görmeyen ya da bütün düzeltmelere karşın iki gözündeki görme gücü, onda birden aşağı olan, bu nedenle eğitim ve öğretim etkinliklerinde görme gücünden yararlanamayan kimse.
kör ağ
- Küçük gözeli ağ.
Small meshed net.
bel
- İşaret.
- İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm
- Bu bölümün, sırtın altına rastlayan bölgesi.
- Hayvanlarda omuz başı ile sağrı arası.
- Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer.
- Geminin orta bölümü.
- Meni.
- Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı.
- Ses şiddetiyle ilgili birim.
- Vücudun göğüs ile karın bölgeleri arasında kalan kuşak kısmı.