in actual fact ne demek?
- Fiilen
fiilen
- Gerçekten
- Gerçekten yaparak, çalışarak.
- Gerçekten, işleyerek, hakikatte.
Actually.
Really.
In act.
De facto.
In actual fact.
in actuality
- Gerçekten, hakikaten.
in
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
- Mağara.
- İnsan.
- Bkz. kovuk, mağara.
- Koyun pisliği
- (edat) içinde, -de, -da
Lair.
Cave.
Hole.
Burrow.
actual
- Gerçek
- Aktüel, güncel, şimdiki, mevcut
- Hakiki, asli, asıl, fiili
- Şimdiki
fact
- Durum, olay, eylem
- Olgusal gerçek
- Nitelik
- Hadise
- Vaka
- Gerçek, hakikat
- Gösterilen husus veya keyfiyet
- Olgu, unsur
Türetilmiş Kelimeler (bis)
in actualityinin a bad conditionin a bad fixin a bad lightin a bad moodin a bad temperin a bad wayin a big hurryin a big wayin a bodyii 0i accepti adore youi agreeactualactual acidityactual addressactual amountactual cathodeactual cauteryactual circumstancesactual codeactual coercionactual compression ratioactact a foolact a partact against someones ordersact as