has ne demek?

  1. Özgü, öze, mahsus

    Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir.

    C. Meriç
  2. Katışıksız, en iyi cinsten, saf.

    Has altın

  3. Hükümdara özgü olan.

    Has ahır. Has bahçe.

  4. İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse).
  5. Başmaklık.
  6. Yıllık geliri 100.000 akçeyi aşan dirlik.
  7. Osmanlı İmparatorluğu toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeden çok olan topraklardan alınan vergi.
  8. Çerçöp, ot parçaları.
  9. Reddetme.
  10. (en)Special.
  11. (en)Private.
  12. (en)Appropriate.
  13. (en)Peculiar.
  14. (en)Pure.
  15. (en)3d pers.
  16. (en)Sing.
  17. (en)Pres.
  18. (en)Of Have.
  19. (en)Belonging to.
  20. (en)Special to.
  21. (en)Royal.
  22. (en)Of the best quality.
  23. (en)Large feudal holding.
  24. (en)Proper.
  25. (en)Refined.
  26. (en)Hardened Aircraft Shelter.
  27. (en)Results are an attribute of a race.
  28. (en)Hydrometeorological Advisory Service, of the BoM.
  29. Have .
  30. Sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak

has a bee in his bonnet

  1. Kafasında sürekli bir düşünce var
  2. Kafasına takmak

has a belly full

  1. Gına geldi, yeterince sıktı, kızgın, bıkkın, aşırı miktarda var

Türetilmiş Kelimeler (bis)

has a bee in his bonnethas a belly fullhas a big mouthhas a bone to pick withhas a carhas a chancehas a coldhas a doctors degreehas a familyhas a finger in the piehaha ... ha ...ha aretzha babamha babam de babam
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın