gönül vermek ne demek?
- Sevmek, aşık olmak
1934'te yepyeni bir Türkçeye gönül vermiş olan Atatürk, sonraki üç dört yıl içinde, daha ılımlı bir dil devrimine yönelmiş olabilir mi?
T. Halman - Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelmek, eğinmek, meyletmek
Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi.
Cahit Uçuk - Düşkün olmak
Cevizli tel kadayıfına gönül verene de rastlanıyor.
S. F. Abasıyanık Be enamored of.
gönül verme
Falling in love.
gönül verme evliye, eve gider unutur
- Bir kadın, evli bir erkeğe gönlünü kaptırmamalıdır.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
Bring.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
gönül vermegönül verme evliye, eve gider unuturgönül var otluğa, gönül var bokluğagönül açmakgönül akıtmakgönül alıcıgönül almagönül almakgönülgönül avcısıgönül avlamakgönül avutmakgönül ayartıcı kadıngöngöncügönçgönçlükgöndervermekvermek istememekvermeverme aralığıverme durumuverme hedefiverme kaynağıverver kaçver yiyeyim, ört uyuyayım gözle, canım çıkmasınveraveracious