encumbered ne demek?
- Yüklü
- Rehinli
yüklü
- Yükü olan.
- Yapılacak işi çok olan.
- Çok çalışmayı gerektiren, çetin, güç, uygun.
- Çok fazla, pek çok
- Bir duyguyu, bir olguyu içinde veya üzerinde fazlaca bulunduran
- Çok sarhoş.
- Paralı, varlıklı.
- Gebe.
Fraught.
Loaded.
encumbered with debts
- Borç batağında
- Borçların ağırlığı altında
- Borçları ayağına dolaşmış
encumber
- Tıka basa doldurmak
- Engel olmak
- Yüklemek, sorumluluk yüklemek
- Yükümlü kılmak
- Zorunluluk veya sorumluluk altında bırakmak