dımdızlak ne demek?
- Yalnız başına, yoksul.
- Çırçıplak.
- Tepesinde saçı dökülmüş (kimse)
Göbeği dükkânımızdaki şarap şişelerinden daha şişkin ve daha yuvarlak olan dımdızlak başlı Barba hiç istifini bozmadı.
O. C. Kaygılı - Elindeki her şeyini, imkânlarını yitirmiş.
Shatting on one's uppers.
yalnız
- Yanında başkaları bulunmayan.
- Yanında başkaları olmayarak
- Ama.
- Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi.
- Yalnızca
- Toplumsal ilişkilerden yoksun ya da yoksun bırakılan kişi.
Alone.
Isolated.
Lone.
Lonely.
dımdızlak kalmak
- Elindeki her şeyi, olanaklarını yitirmek.
To be left destitute.
dımdızlak ortada kalmak
- Elindeki her şeyi, imkânlarını yitirmek.