creaser ne demek?
- Buruşan kimse veya şey, kırışan kimse veya şey, kıvrılan kimse veya şey
crease
- Kırışmak, sıyırmak
- Katıla katıla gülmek
- Katlamak, pli yapmak
- Kırma, pli, pasta, kat
- Çizgi, buruşuk
- Ütü çizgisi, kat yeri
- Kırma yapmak
- Buruşturmak
- Katlanmak, buruşmak.
crease proof
- Buruşmaz