bounding pulse ne demek?
- Hacim ve gücü fazla olan nabız
bounding
- Sınırlayıcı, sınırlayan, çevreleyen (Geometri)
bound
- Zıplamak, sıçramak
- Sekmek, sıçrayarak gitmek
- Sektirmek, sıçratmak, zıplatmak.
- Bağlı, kayıtlı
- Ciltli, ciltlenmiş
- Mecbur
- Hudutlamak, sınırlamak
- Kuşatmak
- Hudutlannı çizmek
- Sıçrayış, fırlayış zıplama, geri tepme
pulse
- Atmak, çarpmak
- Titreşmek, titremek
- Nabız, nabız atması
- Çarpıntı
- Umumi eğilim
- Nabız atmak, çarpmak.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
boundingboundbound bailiffbound bybound by a restrictionbound by an oathbouncebounce passbounce ratebounce upbouncedpulsepulse amplifierpulse bandwidthpulse carrierpulse decaypulse delaypulse height analyzerpulse interleavingpulse position modulationpulse pressurepulspuls oksimetrepuls polarografipulsarpulsasyon