blow ne demek?

  1. Darbe, vuruş
  2. Üflemek, esmek.
  3. Hamle, saldırı
  4. Ani gelen bela, felaket
  5. Esmek, körüklemek, üflemek, uçurmak, yelpazelemek; çalmak, soluk soluğa kalmak, solumak; su fışkırtmak (balina), fışkırmak, patlamak; atmak (sigorta); çarçur etmek (Argo), kaçırmak (fırsat), kaçmak; çiçek açmak, çiçeklenmek; küfretmek, kahretmek

    The wind has blown off the chimney cowl: Rüzgar bacanın külahını uçurdu. solumak.

  6. Rüzgar, şiddetli esinti
  7. Dili övünme, yüksekten atma
  8. (argo) parayı savurmak, bol bol harcamak, çarçur etmek
  9. Üflemek
  10. Rüzgara kapılmak, rüzgarla sürüklenmek
  11. Çalmak, çalınmak, ses vermek
  12. Solumak, nefes nefese kalmak
  13. Dili övünmek, yüksekten atmak
  14. (argo) ayrılmak, defolmak
  15. Üfleyerek itmek
  16. (cama) üfleyerek şekil vermek
  17. (atı) yorgunluktan çatlatmak
  18. (sinek) ette yumurtlamak

blow a fuse

  1. Tepesi atmak
  2. Öfkelenmek
  3. Çılgına dönmek
  4. Sigortayı attırmak

blow a kiss

  1. Öpücük göndermek

Türetilmiş Kelimeler (bis)

blow a fuseblow a kissblow a raspberryblow aboutblow awayblow away the cobwebsblow byblow by blowblow downblow drybloatbloat linebloat outbloat upbloated
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın