baş aşağı düşmek ne demek?
- Kişiliğinden kaybederek toplum içindeki durumu sarsılmak: Onun için hayatın bütün kanunu, bütün manası bu baş aşağı düşüşteydi. -Y. K. Karaosmanoğlu.
baş
- İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser
- Bir topluluğu yöneten kimse
- Başlangıç.
- Temel, esas
- Arazide en yüksek nokta.
- Bir şeyin genellikle toparlakça ucu
- Bir şeyin uçlarından biri
- Kasaplık hayvanlarda ve bazı yiyeceklerde adet.
- Çıban.
- İnsan vücudunun ağız, duygu organları ve beyni içine alan en ön bölgesi.
baş ağır gerek, kulak sağır
- Kişi ağırbaşlı olmalı ve dedikoduları dinlememelidir.
aşağı
- Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı.
- Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri.
- Bir yere göre daha alçak yerde bulunan
- Bayağı, adi.
- Niteliği düşük, kötü.
- Daha küçük, daha az.
- Değeri daha az.
- Aşağıya, yere doğru.
Lower.
Inferior.
düşmek
- Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- Yere devrilmek, yere serilmek.
- Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak.
- Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak.
- Yağmak.
- Vurmak, değmek, rastlamak
- Vakti gelmeden ölü doğmak.
- Sâkıt olmak, sukut etmek.
- Arkasından gitmek, peşini bırakmamak