akıtmak ne demek?

  1. Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek.
  2. Damlatmak

    Bâdem yağı koymuş, hayır etmemiş, gliserin akıtmış, kâr etmemiş.

    A. Rasim
  3. Esirgemeden bol bol vermek

    Bu iş uğruna milyonlar akıttı.

  4. Küçük abdestini kaçırmak
  5. (en)Pour.
  6. (en)Shed.
  7. (en)Drain.
  8. (en)Weep.
  9. (en)Disembogue.
  10. (en)Drain away.
  11. (en)Drain off.
  12. (en)Drip.
  13. (en)Funnel.
  14. (en)Spill.
  15. (en)Stream.
  16. (en)Exude.
  17. (en)To let sth flow.
  18. (en)To pour.
  19. (en)To drain.
  20. (en)To shed.
  21. (en)To discharge.
  22. (en)To empty.
  23. (en)To outpour.
  24. (en)To conduct.
  25. (en)To bleed.

akıtma

  1. Akıtmak işi, isale
  2. Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke.
  3. Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir çeşit tatlı.
  4. Enli bilezik.
  5. Atlarda burun üzerinde görülen beyaz kıllar.
  6. (en)Stripe.
  7. (en)Drainage.
  8. (en)Discharge.
  9. (en)Fluxation.
  10. (en)Blaze.

akıtma kayışı

  1. At başlığında, iki kulak arasından geçen kayış. (*Yalvaç -Isparta; *Bor -Niğde)

Türetilmiş Kelimeler (bis)

akıtmaakıtma kayışıakıtmalıakıtmalıkakıtmamakakıta akıtaakıtaçakıtanakıtıcıakıtılanakıakı ak karası karaakı ile çıkmakakı karası geçitte belli olurakı yoğunluğu
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın