açık büfe akşam yemeği ne demek?
Buffet dinner.
buffet
- Hırpalamak
- Sarsmak, boğuşmak
- Mücadele ile ilerlemek
- Büfe
- Tokatlamak, yumruk atmak
- Tokat, yumruk
- Şok tesiri yapan ani bir olay
- Karşı gelmek, mücadele etmek
- El ve yumruk darbeleriyle karşı koymak
- Örselemek
açık
- Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
- Engelsiz.
- Örtüsüz, çıplak.
- Boş.
- Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
- Aralığı çok.
- Çalışır durumda olan
- Kolay anlaşılır, vazıh
- Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
- Gelirin gideri karşılamaması durumu.
açık açık
- Saklamaksızın.
- Bütün ayrıntılarıyla.
- İçtenlikle.
- Samimi olarak.
Clearly, outspokenly, openly, without mincing matters, in round terms, bluntly, warts and all.
büfe
- Evlerde içine yemek takımlarının konduğu dolap.
- Toplantılarda yiyecek ve içeceklerin konulduğu masa
- Yiyecek, içecek, gazete, dergi vb.nin satıldığı küçük dükkân
- Fr. İçinde sofra takımı konulan dolap. Yemek dolabı.
Coffee shop.
Buffet.
Sideboard.
Cupboard.
Lunch counter.
Soda fountain.
akşam
- Güneşin batmasına yakın zamandan gecenin başlamasına kadar olan vakit, akşam vakti, akşamleyin.
- Gece
- Akşam ezanı.
- Akşam namazı.
- Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri.
- Gün batması ile tam karanlık olması arasındaki zaman.
Vespertine.
Evening.
Night.
Dark.