yas tutma ne demek?
- Ölenin ardından yanma, yakılma, üzülme; belirli bir süre geleneklerin gerektirdiği şeyleri yapma; toplumuna, topluluğuna göre değişen geleneksel kuralları, kaçınmaları yerine getirme.
 Mourning. Mourning.
 Porter le deuil Porter le deuil
yas tutmak
- Çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak.
 To mourn. To mourn.
 To be in mourning. To be in mourning.
 Sorrow. Sorrow.
 Take on. Take on.
 Wail. Wail.
yas tutulmamış
 Unmourned. Unmourned.
tutma
- Destekleme.
- Yanaşma.
- Markaj.
- Tutmak işi.
- Herhangi bir vücut bölümünü belli bir duruşta, ölçülü olmak koşuluyla bir süre devinimsiz bırakma.
- Bir resmi, kendinden önceki ya da sonraki resmin durumuna tıpatıp uygun duruma yerleştirme.
- Karşı takımın bir oyuncusunun kımıldamasına engel olacak şekilde, bedenle yapılan abanma hareketi.
 Catchment. Catchment.
 Registration. Registration.
 Redemption. Redemption.
