yaşlanmak ne demek?

  1. Yaşı ilerlemek, ihtiyarlamak

    Allahın takdiri bilinmez, ama ben seni hayli yaşlanmış görüyorum.

    T. Buğra
  2. (en)Get old.
  3. (en)Grow old.
  4. (en)Be getting on in years.
  5. (en)Fatten.
  6. (en)To grow old.
  7. (en)To tear.
  8. (en)To age.

yaşlanma

  1. Yaşlanmak işi.
  2. Organizmanın belirli ömrünü tamamlaması.
  3. (en)Aging.
  4. (en)Growing old.
  5. (en)Ageing.
  6. (en)Senescence.
  7. (fr)Sénescence

yaşlanma alaşımı

  1. Yaşlanma sonucu sertleşebilen alaşım yaşlanabilir alaşım da denir.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

yaşlanmayaşlanma alaşımıyaşlanma çeliğiyaşlanma çöküntüsüyaşlanma geciktiriciyaşlanabiliryaşlanabilir alaşımyaşlanabilir çelikyaşlanabilir nikelyaşlandırmayaşla eşlenik kontrolyaşlak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın