yüz vermek ne demek?
- Ilgi, yakınlık göstermek, hoşgörülü davranmak, şımartmak, itibar etmek.
Countenance, indulge, pamper, pander to smb.
yüz verme
Indulgence.
yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur
- Yönetimi altında bulunan kimselere sık sık müdahale edenler bekledikleri verimi alamadıkları gibi onları da arsız ederler; yiyecek ve para bakımından da sıkıntıya düşürenler onları hırsızlığa itmiş olurlar.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
Bring.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yüz vermeyüz verme arsız olur, az verme hırsız oluryüz vermemekyüz verenyüz verince astar istemekyüz verip şımartmakyüzyüz açısıyüz akarıyüz akıyüz aklığıyüz aklığı göstermekyüz asagi pozisyonyüz atardamarıyüz ayrıntılarıyüz bakımıyübusetyübuset fürceleriyüceyüce amaçyüce divanvermekvermek istememekvermeverme aralığıverme durumuverme hedefiverme kaynağıverver kaçver yiyeyim, ört uyuyayım gözle, canım çıkmasınveraveracious