yöneltmek ne demek?

1. Bir şeye belli bir yön vermek, yönelmesini sağlamak, çevirmek, tevcih etmek.
2. Birine veya bir şeye doğru bakmak.
3. Birine bir şey söylemek, tevcih etmek

   Yine ünlü kişiler çeşitli konularda konuşur, ardından dinleyiciler onlara sorular yöneltirlerdi.

   H. Taner

4. Yöneltme eylemi.
5. Destine.
6. Direct.
7. Impel.
8. Level.
9. Orient.
10. Orientate.
11. Start.
12. Turn.
13. Bend.
14. Channel.
15. Project.
16. To direct.
17. To point.
18. To turn.
19. To level sth.
20. To channel.
21. To orientate.
22. Head.
23. Point.
24. Seek.
25. Shepherd.
26. Superintend.
27. Orienter

yöneltme

1. Bir ırakgörürü veya gözlem aracını bakılacak yıldıza doğru çevirme işi.
2. Öğrencilerin okul yaşamına, izleyecekleri derslere uyumlarını sağlamayı amaçlama, seçecekleri meslekleri yönlendirme işi.
3. Yöneltmek işi, tevcih.
4. Aracın doğrultu denetimini sağlama işi.
5. Öğrenciyi, başarılı uyum yapabilmesini kolaylaştırmak amacıyla, yönetmelik hükümleri, öğretim programı, eğitsel kol çalışmaları gibi okul yaşayışıyla yakından ilgili konularda bilinçlendirme süreci.
6. Öğrencilerin, ileride seçecekleri iş ve meslek alanları ile izleyecekleri üst öğrenim dallarını göz önünde tutarak okul çalışmalarına yön verme işi.
7. Orientation guidance.
8. Orientation.
9. Piping.
10. Steering.

yöneltme çubuğu

1. Aracın yönlendirilmesini sağlayan, tekerleklerin eşgüdümü için onları birbirine bağlayan çubuk.
2. Tie rod.
3. Spurstange
4. Bar d'accouplement

Türetilmiş Kelimeler (bis)