when push comes to shove ne demek?
- Durum kritikleştiğinde, iş ciddileştiğinde, işler ciddiye binince, bıçak kemiğe dayanınca, acil duruma geldiğinde, acilleştiğinde, yumurta kapıya gelince
when
- Ne zaman, ne vakit
- Vakit, zaman
- (bağlaç) ta ki,-e kadar
- Olur olmaz
- Halde, sırasında
- Iken
- Göz önüne alarak
- Ne zaman
when and where can we meet
- Ne zaman ve nerede buluşabiliriz
push
- Itmek, itelemek, kakmak, sıkıştırmak, zorlamak, baskı yapmak, devam etmek, yürütmek, çaba harcamak, uğraşmak, zorla kabul ettirmek, reklamla satmak, uyuşturucu satmak, merdiven dayamak, yaklaşmak (yaş)
- (kurguda) bir resmin, diğer bir resmi herhangi bir yanından iterek onun yerine geçmesi
- Itmek, dürtmek
- Sürmek, sevketmek, yürütmek
- Sıkıştırmak, tazyik etmek
- Saldırmak, üzerine hücum etmek, arkasını bırakmamak
- Tos vurmak, boynuz ile vurmak
- Dili kanunsuz yoldan uyuşturucu madde satmak
- Itiş, kakış, dürtüş, sürme
- Hücum
comes
- Komes
Türetilmiş Kelimeler (bis)
whenwhen and where can we meetwhen can i have my clothes backwhen did it happenwhen did you feel badwhen do i have to bring the boat backwhen do you closewhen do you openwhen do you show the moviewhen does boarding beginwhealwheastone bridgewheastone köprüsüwheatwheat beerpushpush aheadpush aroundpush awaypush backpush bicyclepush bikepush buttonpush button telephonepush button warpuspusa sibiricapusanpusarıkpusarma