uğuldamak ne demek?

  1. Sürekli gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses çıkarmak

    Soğuk rüzgâr beni boğacak bir haydut gibi kulaklarımda uğuldayarak geçiyordu.

    M. Ş. Esendal
  2. Beyinde, kulakta uğultu olmak

    Gözlerim kararıyor, kulaklarım uğulduyordu.

    Ö. Seyfettin
  3. Bağlı olduğu yükseltecin topraklama sorununa bağlı olarak, gitar manyetikleri dış manyetik bir alandan etkilendiğinde veya tekli manyetikler kullanıldığında daha belirgin olan, ses sinyalinin verilmediği anda hoparlörden uğultu gelmesi.
  4. (en)Ping.
  5. (en)Sing.
  6. (en)To hum.
  7. (en)To buzz.
  8. (en)To howl.
  9. (en)To boom.
  10. (en)To roar.
  11. (en)Clamour.
  12. (en)Sign.

uğuldama

  1. Uğuldamak işi.
  2. Uğuldamak işi.
  3. (en)Roaring, whistling, humming, roar, sough.

uğuldamamak

  1. (en)(neg. form of uğuldamak) roar, whistle, howl, hum, buzz, sough, boom, murmur, scream, sing.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

uğuldamauğuldamamakuğuldayanuğuldayışuğul uğul
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın