to pop in ne demek?

1. Uğramak

uğramak

1. Yola devam etmek üzere, bir yerde kısa bir süre kalmak
2. Bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek
3. Fırlayarak çıkmak, dışarı çıkmak
4. Kötü duruma konu olmak
5. Yaklaşmak
6. Karşılaşmak, maruz kalmak
7. Cin, peri çarpmak.
8. To drop in on.
9. To drop by.
10. To stop by.

to pop corn

1. Mısır patlatmak

to pop off

1. Kıkırdamak

pop

1. Halkın arasında yaşayan motiflere, ögelere yer veren, onlardan yararlanan (kültür), popüler.
2. Bas gitarda, telleri tınlatan elin genellikle işaret veya orta parmağı ile bir telin asılınması ve genellikle hemen ardından susturulması yöntemi.
3. Hit a pop-fly; 'He popped out to shortstop'.
4. Make a sharp explosive noise; 'The cork of the champagne bottle popped'.
5. Fire a weapon with a loud explosive noise; 'The soldiers were popping'.
6. Cause to make a sharp explosive sound; 'He popped the champagne bottle'.
7. Appear suddenly or unexpectedly; 'The farm popped into view as we turned the corner'; 'He suddenly popped up out of nowhere'.
8. Put or thrust suddenly and forcefully; 'pop the pizza into the microwave oven'; 'He popped the petit-four into his mouth'.
9. Release suddenly; 'pop the clutch'.
10. Hit or strike; 'He popped me on the head'.

in

1. Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
2. Mağara.
3. İnsan.
4. Bkz. kovuk, mağara.
5. Koyun pisliği
6. (edat) içinde, -de, -da
7. Lair.
8. Cave.
9. Hole.
10. Burrow.

Türetilmiş Kelimeler (bis)