take your time ne demek?
- Acele etmeyin.
acele
- Çabuk, çabukluk
- Çabuk davranma gerekliliği
- Hızlı yapılan, tez, ivedi
- Vakit geçirmeden, tez olarak
- Çabuk davranma, ivecenlik.
- Bir işi çabuk yapmaya ve çabuk bitirmeye çalışma, ivedilik.
Hasty.
Urgent.
Hurried.
Hurry-up.
take your pick
- Istediğini al, seç bakalım
- Istediğini al!, seç bakalım!
take
- Çekmek (fotoğraf)
- Ele geçirmek, elde etmek
- Katlanmak, dayanmak, tahammül etmek
- (iş/yolculuk) (belirli bir zaman) sürmek
- Istemek, gerekmek
- Almak, içine sığmak
- Almak, kabul etmek
- (bir yemeğe) (tat verebilecek bir madde) koymak/katmak/ekmek/sıkmak; kullanmak
- Çekim. (para olarak) hasılat
- Almak
your
- Senin
- Sizin
time
- Kez, defa.
- Zamanlamak; (belirli bir zamana) denk getirmek, rastlatmak, (belirli bir zamana göre) ayarlamak, planlamak.
- Vakit, zaman
- Ayarlamak, kurmak, zamanlama yapmak, saat tutmak, süre tutmak, temposunu belirlemek, tempo tutmak
- Saat tutmak
- Ayarlamak
- Uydurmak
- Tempo tutmak.
- Süre, müddet
- Devir, devre
Türetilmiş Kelimeler (bis)
take your picktaketake a backtake a back seattake a bad turntake a bashingtake a bathtake a bearingtake a beatingtake a bite of s.t.take a breaktaktak çevirtak ı zafertak polimeraztak takyouryour baggage claim tag pleaseYour comment is awaiting moderationyour customs declarationyour customs declaration pleaseyour dishesyour excellencyyour guess is as good as mine.your honoryour honouryouyou allyou and meyou are a beautyyou are bothering me