stand out in silhouette against ne demek?
- Kontrast oluşturmak
kontrast
- Karşıt, aykırı, zıt.
- Karşıtlık, aykırılık, zıtlık.
- Karşıt
- Bk. sertlik
- Film üzerindeki dansite değerleri arasındaki fark.
- Bk. karşıtlık
Contrast.
Amount of difference between dark and light pixels, sharpness.
stand
- (açık havada bulunan geçici) sahne. stand (sergi yeri)
- Katlanmak, direnmek, göğüs germek, karşı koymak
- Kullanılmadığı zamanlarda gitarı dengede tutmak için altına yerleştirilen sehpa.
Act of standing; halt; position; stance, point of view; defensive effort; raised platform; kiosk which sells or distributes items; taxi station; piece of furniture on which items are stored or displayed; seat for witnesses during a court trial.
- Durmak, ayakta kalmak
- Ayakta durmak
- Kalmak, baki kalmak
- Sebat etmek, tahammül etmek, çekmek, dayanmak
- Sabit olmak
- Inat etmek, ayak diremek
stand a chance
- Eline fırsat geçmek, şansı olmak
out
- Dışarı çıkarmak, çıkarmak, dışarı atmak, kovmak, nakavt etmek
- Ünlem,, dışarı dışarıda
- Dışarıya
- Dışında
- Arasından
- Meydana, ortaya
- Sız (kalmış)
- Bütün bütün, tamamen: sonuna kadar
- Yüksek sesle
- Edat dışarıya, dışarıda
in
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
- Mağara.
- İnsan.
- Bkz. kovuk, mağara.
- Koyun pisliği
- (edat) içinde, -de, -da
Lair.
Cave.
Hole.
Burrow.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
standstand a chancestand a drinkstand adjournedstand aghaststand alstand alonestand alone modemstand alone programstand aloofstanagstanat yunağıstancestanchstanchionoutout and aboutout and awayout and homeout and outout and outerout at elbowsout at heelsout at the elbowsout backououabainouahtouakarioubliette