simple present tense ne demek?
- Geniş zaman
geniş
- Eni çok olan, enli, vâsi
- Alanı büyük olan, dar karşıtı
- Bol (elbise).
- Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın.
- Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat
- Çok.
Broad.
Capacious.
Vast.
Extensive.
simple
- Basit
- Sade, süssüz
- Bileşik olmayan
- Kocakarı ilacı
simple adjective
- Yalın sıfat
present
- Takdim etmek
- Takdim etmek, sunmak, arz etmek
- Şimdiki zaman
- Hediye, armağan.
- Tanıştırmak
- Huzura çıkarmak
- Göstermek
- Bir memuriyet için ismini arz etmek
- Hazır, mevcut
- Nişan almak present a person with a thing, present a thing to a person birisine bir şey sunmak
tense
- Kip
- Endişeli, stres içinde. stresli, gerilimli.
- Germek, gerilmek
- Gergin, gerilmiş
- Fiil zamanı, zaman
- Sinirli
- Nazik, kopacak gibi
- Germek, gerginleşmek
Türetilmiş Kelimeler (bis)
simplesimple adjectivesimple adverbsimple averagesimple balladsimple bar chartsimple basis of assessmentsimple bindsimple bonussimple cleavagesimplastsimpsimparalizisimparasitizmsimpatheticsimpaticopresentpresent a bold frontpresent a casepresent armspresent company exceptedpresent daypresent hediyepresent itselfpresent moneypresent o.s.presencepresence chamberpresence of mindpresenilpresenil demans