preponderating ne demek?
- Ağır basarak
- Ağır basma
ağır
- Yavaş
- Yoğun
- Fiziksel nedenlerden dolayı güç işiten (kulak)
- Değeri çok olan, gösterişli
- Keskin, boğucu (koku)
- Kısık, alçak
- Yavaş bir biçimde
- Sindirimi zor (yiyecek)
- Ağır sıklet
- Tartıda çok çeken, hafif karşıtı.
preponderate
- Üstün olmak
- Galip gelmek
- Ağır çekmek
- Baskın gelmek, ağır basmak
- Hâkim olmak
- Ağır gelmek, baskın çıkmak
preponderate over
- Üstün olmak
- Baskın çıkmak