pençe pençe ne demek?

  1. Genişçe ve sık lekeler durumunda, yer yer kırmızı bir biçimde

    Şişman beyefendi tombul ve beyaz elleriyle karnını tutarak gülüyor, al yanakları pençe pençe kızarıyordu.

    Ö. Seyfettin
  2. (en)Blotched with red.

pençe pençeye gelmek

  1. Kıyasıya, öldürürcesine dövüşmek.

pençe atmak

  1. (yırtıcı hayvan) ön ayaklarıyla saldırmak, vurmak.
  2. (en)Claw, paw.

pençe

  1. Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları
  2. Ayakkabının tabanındaki kösele.
  3. Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç
  4. El
  5. Hareketli köprüye sahip gitarlarda bulunan; üzerinde bulunan kancalar yardımıyla bir tarafından köprü yaylarını tutan, diğer taraftan ise gövdeye iki uzun vida ile tutturulmuş ve bu vidalar yoluyla köprü konumunun ayarlanmasına olanak sağlayan metal nesne.
  6. Sağım pençesi.
  7. El ayası ile beş parmağın tamamı.
  8. (en)Cleat, tap.
  9. (en)Talon, pounce.
  10. (en)Claw.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

pençe pençeye gelmekpençe atmakpençe demetpençe gibipençe izipençepençe testipençe tırnaklı kurbağapençe vurmakpençe yapılmışpenpen an animal uppen and inkpen based computerpen box
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın