olgun ne demek?

  1. Yenecek duruma gelmiş meyve.

    Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar.

    R. H. Karay
  2. Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı kimse.

    Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti.

    Y. K. Karaosmanoğlu
  3. Büyüme ve gelişmesini tamamlayarak ergin evreye ulaşmış.
  4. Hlk. Veteriner hekimliği folklorunda sıcak ve yumuşak apse.
  5. Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gelişmiş kimse.
  6. Soydan gelen kimse.
  7. Büyüme ve gelişimini tamamlayarak ergin evreye ulaşmış, matür.
  8. Kamil.
  9. (en)Ripe.
  10. (en)Grown.
  11. (en)Mellow.
  12. (en)Seasoned.
  13. (en)Fruity.
  14. (en)Experienced.
  15. (en)Mature.
  16. (en)Mature, ripe.
  17. (fr)Mûr
  18. (la)Maturus:olgun

olgun balık

  1. Ergin balık.
  2. (en)Mature fish.

olgun cinsiyet hücresi

  1. (en)Genoblast.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

olgun balıkolgun cinsiyet hücresiolgun ekonomiolgun folikülolgun kent mature cityolgun koyakolgun odunolgun olarakolgun olmayışolgun toprakolguolgu birliğiolgu doğrularıolgu kaydıolgu rapor formu
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın