marifetullah ne demek?
- Allah'ı bilip tanıma.
- Tanıma, bilme
- İlahi gerçekleri bilmek. Allah'ı Kuran'ın bildirdiği gibi tanımak.
- Masnuat-I İlahiyeyi ve Kur'ani hakikatleri tefekkür ve tahsil ile veya lütf-i İlahi ile kalbi inkişaf ve basirete sahib olmak. Esma-i İlahiyyeyi tanımak. İlahi hakikatlara vukufiyet. Her işte Allah rızasına en uygun hareket tarzını bilip amel etmek. (Ma'rifetin zıddı; inkardır. İlmin zıddı ise; cehildir.) (Bak: Vicdan-İrfan)(Muhyiddin-i Arabi, Fahreddin-i Razi'ye mektubunda demiş: "Allah'ı bilmek, varlığını bilmenin gayrıdır." Bu ne demektir? Maksad nedir soruyor?Usul-üd-din imamları ve ulema-i ilm-i Kelamın akaide dair ve vücud-u Vacib-ül-Vücud ve Tevhid-i İlahiye dair beyanatları, Muhyiddin-i Arabi'nin nazarında kafi gelmediği için, İlm-i Kelam'ın imamlarından Fahreddin-i Razi'ye öyle demiş.Evet, İlm-i Kelam vasıtasiyle kazanılan Marifet-i İlahiye, marifet-i kamile ve huzur-u tam vermiyor. Kur'an-ı Mu'ciz-il Beyan'ın tarzında olduğu vakit, hem marifet-i tammeyi verir; hem huzur-u etemmi kazandırır ki, inşaallah, Risale-i Nur'un bütün eczaları, o Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın cadde-i nuranisinde birer elektrik lambası hizmetini görüyorlar.Hem, Muhyiddin-i Arabi'nin nazarına, Fahreddin-i Razi'nin İlm-i Kelam vasıtasiyle aldığı marifetullah ne kadar noksan görülüyor; öyle de; tasavvuf mesleğiyle alınan marifet dahi, Kur'an-ı Hakim'den doğrudan doğruya veraset-i Nübüvvet sırriyle alınan marifete nisbeten o kadar noksandır. Çünki: Muhyiddin-i Arabi mesleği, huzur-u daimiyi kazanmak için $ deyip, kainatın vücudunu inkar edecek bir tarza kadar gelmiş. Ve sairleri ise, yine huzur-u daimiyi kazanmak için $ deyip, kainatı nisyan-ı mutlak altına almak gibi, acib bir tarza girmişler. Kur'an-ı Hakim'den alınan marifet ise, huzur-u daimiyi vermekle beraber, ne kainatı mahkum-u adem eder, ne de nisyan-ı mutlakta hapseder. Belki, başıbozukluktan çıkarıp, Cenab-ı Hak namına istihdam eder. Herşey mir'at-ı marifet olur. Sa'di-i Şirazi'nin dediği gibi: $ Herşeyde Cenab-ı Hakk'ın marifetine bir pencere açar.Bazı Sözlerde ulema-i İlm-i Kelam'ın mesleğiyle, Kur'andan alınan minhac-ı hakikinin farkları hakkında şöyle bir temsil söylemişiz ki; mesela: Bir su getirmek için, bazıları küngan (su borusu) ile uzak yerden, dağlar altında kazar, su getirir. Bir kısım da, her yerde kuyu kazar, su çıkarır. Birinci kısım çok zahmetlidir; tıkanır, kesilir. Fakat her yerde kuyuları kazıp su çıkarmağa ehil olanlar, zahmetsiz herbir yerde suyu buldukları gibi, aynen öyle de: Ulema-i İlm-i Kelam, esbabı, nihayet-i alemde teselsül ve devrin muhaliyeti ile kesip, sonra Vacib-ül Vücud'un vücudunu onunla isbat ediyorlar. Uzun bir yolda gidiliyor. Amma Kur'an-ı Hakim'in minhac-ı hakikisi ise, her yerde suyu buluyor, çıkarıyor. Her bir ayeti, birer Asa-yı Musa gibi nereye vursa ab-ı hayat fışkırtıyor. $ düsturunu, herşeye okutturuyor.Hem iman yalnız ilim ile değil, imanda çok letaifin hisseleri var. Nasılki: Bir yemek mideye girse, o yemek muhtelif asaba, muhtelif bir surette inkısam edip tevzi olunuyor. İlim ile gelen mesail-i imaniye dahi, akıl midesine girdikten sonra derecata göre ruh, kalb, sır, nefis ve hakeza.. letaif, kendine göre birer hisse alır, masseder. Eğer onların hissesi olmazsa, noksandır. İşte Muhyiddin-i Arabi, Fahreddin-i Raziye bu noktayı ihtar ediyor. M.) (Osmanlıca'da yazılışı: ma'rifetullah)
marifet
- Marifetname: İbrahim Hakkı'nın divan kültürüne ait hazırladığı meşhur eseri.
- Osmanlıca'da yazılışı: ma'rifet.
- Uygun olmayan, hoşa gitmeyen, can sıkıcı iş veya davranış.
- Ustalık, hüner, uzmanlık.
- Aracı, ikinci el.
- Bilim, bilgi.
- Herkesin yapamadığı ustalık, her şeyde görülmeyen hususiyet, ustalıkla yapılmış olan şey.
- Beceriklilik, el uzluğu.
- Bilme, bir şeyi cüz'i vecihle bilmek.
Skill.
marifet gösterisi
Bravura.